20 Kasım 2011 Pazar

The Front Line (2011)

Ön Cephe


Film tahmin edeceğiniz üzere Kore savaşını konu alıyor. 1950 ve 1953 yılları arasında bir takım askerlerin başlarından geçenler aktarılmış. Enes Kaya'nın kankası Soo Goo bu filmde başrollerden biri. Ha-kyun Shin ise diğer başrol oyuncusu. Savaşı sorgulayan güzel bir film ama o kadar etkili bulmadım. Bu yüzden sadece 6 puan verdim.

Konusu: Kim su-hyuk ile Kang Eun-pyo üniversiteyi birlikte okumuş çok yakın iki arkadaştır. Savaş sırasında esir alınırlar ve Kim su-hyuk (Soo Go) hariç diğer herkesi serbest bırakırlar. Aralarında en çok korkanda odur. Kang Eun-pyo arkadaşının öldürüldüğünü düşünür fakat şu anda görev yaptığı yerdeki komutanı onun yaşadığını söyler. Kang Eun-pyo disiplinsizlik yüzünden ceza olarak güney cephesine yollanır. Oradaki komutanın görev süresi doluyordur ve yeni komutan Kang Eun-pyo olacaktır. Bir önceki komutanları kendi birimlerinden biri tarafından vurulmuştur ve suçlu bulunamamıştır. Şimdiki görevi ise Kuzey Kore askerlerine kendi birimleri tarafından yardım edenleri bulmak olacaktır.

Dikkat buradan sonrası spoiler içerir!

Oraya gittiğinde çok farklı bir ortam görecektir. K tepesi denilen yer çok stratejik bir yerdedir ve orayı ele geçiren önemli bir avantaj elde ediyordur. Yıllarca süren savaşta bir kuzey bir güney devamlı o tepeyi alıyordur. Kuzey askerleri ile güney askerleri kendi aralarında devamlı el değiştiren tepelerdeki mağaralarda birbirlerinin işine yarayan şeyler bırakmaya başlamışlardır. Kuzey askerleri erzak ile birlikte ailelerine ulaştırılması için mektup bırakıyorlardır. Güney askerleri ise o mektupları ailelerine ulaştırtıyordur. Derine indikçe savaşın görünmeyen yüzü gün yüzüne çıkıyor. İlk başta onları hain olarak gören Eun-pyo artık onlar gibi olmuştur. Yine bir akşam gezinirken yolda bir kız görür ve buralarda dolaşmamasını, tehlikeli olduğunu evine gitmesini söyler ve ona bir çikolata verir. Nerden bilecekti ki bu kız kuzey koreli bir keskin nişancı. Bir gün yine aynı mağarada mektupları açtıklarında o kızın ailesine gönderilmek üzere olan bir fotoğrafını görür. Sesini çıkartamaz. Kız çok güzeldir ve arkadaşı Su-hyuk resimi kendi cebine koyar. Savaş bitince bu kızla evleneceğim der. Yine bir görev sırasında bir çok askerlerini kaybederler ve en son çatışmada Su-hyuk'da keskin nişancı tarafından vurulur ve ölür. Mağaraya çekilen birlikler yine kendilerine nelerin ulaştığına bakarlar. Bu sefer mektup direkt olarak kıza yazılmıştır. Hey Cha Tae-kyung. Bu fotoğraf artık benim ve artık kız kardeşin için endişelenme. Ona iyi bakacağım. Artık savaşmayalım, pislik! "İmza: Kim su-hyuk" şeklindedir. Kim su-hyuk resimin erkek bir askere ait olduğunu düşünüyordur ve o yüzden kız kardeşine iyi bakacağım yazmıştır. Cha Tae-kyung ise onun öldürdüğü kişi olduğunu bilmiyordur henüz. Bu olayın hemen ardından savaşın sona erdiği ve barış imzalandığı söylenir. Artık hepsi evlerine dönüş hazırlığı yapıyordur. Bu esnada iki birliğin yolu kesişir. İlk başta birbirlerine silahları doğrultsalar bile hamle yapmazlar ve birbirlerine elveda diye bağırırlar. Bu esnada Eun-pyo kıza ölen arkadaşının cebinden çıkan resimi verir. Ortasında bir delik arkasında kan lekesi ve Kim su-hyuk ismi. O anda onu öldürdüğünü anlar ve aşağıdaki o an.


Böyle bitecek derken son bir emir daha geliyor ve yine bir süre sonra çatışma çıkıyor. İki birlik karşılaşıyor fakat birbirlerini vurmuyor ve birlikte ailelerine özlemlerini anlatan şarkıyı birlikte söylüyor, ağlıyorlar. Bu arada Amerikan birlikleri hava bombardımanı yapıyor ve mecburi olarak savaşıyorlar. Savaşın sonunda neden savaştıklarını sorguladıkları güzel bir konuşma vardı. "Bu çok uzun bir mesele o kadar uzun ki ne olduğunu bile unuttum."

0 yorum:

Yorum Gönder

Newer Posts Older Posts