26 Mart 2012 Pazartesi

Mr. Nobody (2009)

Mr. Nobody
Bay Hiçkimse
Tek kelimeyle harika bir film. Neden böyle direkt olarak yazdım? Çünkü daha 10 dakikasını bile izlemeden sizi ne kadar muhteşem bir filmin beklediğini anlıyorsunuz. 2,5 saat boyunca hiç sıkılmadan filmi izledim. Gelelim konusuna.

Nemo doğmadan önce herkesin diğer dünyada ruh halindeyken unutturulma meleklerinin burnumuzun altı dudağımızın üstündeki boşluğa dokunarak o hayatımızı unuttuğumuzu bize anlatıyor. Nasıl olduysa melekler onu unutuyor ve o doğduğunda her şeyi hatırlıyor. Yetimhanede anne babasını seçiyor ve onun hayatına dalıyoruz. Nemo geleceği gördüğünü iddia ediyordur ve bunu annesine anlatır. Tabii ki annesi inanmaz. Babasının dikkatsizliği yüzünden olacak kazayı rüyasında görür ve hemen dışarı koşar ama kazanın olmasına engel olamaz. Yokuşa bırakılan araba yolda bebeği ile giden bir kadına çarpar ve ölmelerine neden olur. Fantastik bir film. Benim en sevdiğim türlerden. Uzun uzun yazacağım o yüzden. Şimdiden uyarayım :)

Nemo şu anda 2092 yılını yaşıyordur ve dünya üzerinde kalan tek ölümlü insandır. İnsanlık kök hücre yöntemi ile ölümü yenmiş ve ölümlülerle dalga geçiyorlardır. Son ölümlünün yaşamını eğlence programı haline getirmişler ve ölsün mü yoksa yaşatalım mı diye yarışma düzenlemektedirler. 117 yaşındaki Nemo artık çoğu şeyi hatırlayamamaktadır. Psikiyatrisi ona yardımcı olmaya ve geçmişi hatırlatmaya çalışıyordur.


Nemo'nun annesi ve babası o 9 yaşına geldiğinde ayrılma kararı verir. Annesi ve babası tren istasyonunda Nemo'nun bir seçim yapmasını ister. "Annenle mi kalmak istiyorsun babanla mı?" diye sorarlar. Nemo önce babasıyla kalmaya karar verir çünkü annesini bir başka adamla öpüşürken görmüştür. Annesi ağlayarak trene bindikten sonra onun peşinden koşmaya başlar. Burada filmin şeridi kopuyor bir bakıma. İki arada bir derede kalmış bir çocuk hem annesiyle trene biniyor hemde onun elini yakalayamayıp babasıyla kalıyor. Farklı iki zaman diliminde farklı bir yaşam yaşıyor artık Nemo. Babasıyla kaldığında önce Elise'e aşık oluyor ve ondan çocukları oluyor. Kadın başkasını sevdiği için ızdırap gibi bir hayat yaşıyor Nemo. Annesiyle gittiğinde ise Anna'ya aşık oluyor. 


Bu kız ise annesinin babasını aldatıp görüştüğü kişinin kızıdır. Anna ile Nemo'nun ilişkiye girdiğini öğrenen anne babaları ayrılma kararı alıyorlar ve ikili bir daha birbirini göremiyor. Her yaşamında bir şekilde bir kaza sonucu başına kötü şeyler geliyor Nemo'nun. Elise'le yaşamının başarısız olduğunu görünce geriye dönüp bu sefer Jean ile birlikte oluyor ve üçüncü bir yaşamını görüyoruz. Bu arada unutmadan Jean çekik gözlü :)

Elise'in resmini koymuyorum çünkü çok tipsiz bir kız :) Onun sümüklü halleri yüzünden filmden 1 puan kırdım zaten. Bütün bu yaşamları unutmadığı için zaman zaman bocalıyor Nemo. Kiminle yaşadığını unutup diğer eşinin adını sayıklıyor. Hikayenin bu kısımlarını hastaneye gizlice sızmış bir gazeteciye anlatıyor Nemo.

Bu arada bu filmi izlemeden önce şu gif'i görmüş baya gülmüştüm. Burada çocuğun intihar etmeye çalıştığını düşünmüştüm çünkü. Aslında Anna ve babasının aracının gitmesini engellemek için önlerine atladığını sanıyor :)


---Buradan Sonrası Spoiler---

Nemo ile Anna'nın kavuşamadığını söylemiştim daha önce ama öyle değil. Sonunda yıllar sonra birbirlerini buluyorlar.


Bu birliktelik yine çok uzun sürmüyor ama. Bunun nedeni iki ay önce işsiz bir Brezilyalı yumurta kaynatmış... hararet odada mikro-iklim yaratmış ve sıcaklığı azıcık değiştirmiş. Böylece dünyanın diğer tarafına iki ay sonra yağmur yağmış. O damlalardan biri de Nemo'nun elindeki kağıda damlar. O kağıtta Anna'nın telefon numarası yazılıdır ve dolma kalemle yazılmıştır. Numara belli olmadığı için Nemo Anna'yı arayamaz. Söz verdikleri yere gidip günlerce onu bekler.

Daha bitmedi uzay yaşamı da var. Klonlanmış insanlar ve orada karşılaşan Anna ve Nemo.

Bu kadar kafa karışıklığı yeter değil mi :) Kelebek Etkisi filmini izleyenler konuya hemen vakıf olacaktır. Aslında Nemo bu sayede değişik zaman dilimlerinde hayatlar yaşamaktadır.   Zaman göreceli bir kavramdır. Filmde bu da anlatılıyor. Bazı sitelerde gördüm hiç bir şey anlatmayan film demişler. Güldüm kafaları basmamış zavallıların :) 117 yaşındaki Nemo'nun geçmişteki genç Nemo'ya mesajı ise Cyborg Girl filmindekine çok benzerdi. Şu anda yaşadıkları 2092 yılıda onun kurguladığı bir yaşam aslında. Gazeteciye anlatırken bütün her şeyi bir anda yok edip denizi ve kumu göstermesinden anlıyoruz. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Oyunculuklar, senaryo, efektler, müzikler her şeyiyle çok iyi.

Watchmen (2009)


Bu kadar sıkıcı başlayıp iyiye giden filmi uzun zamandır izlememiştim. Öyle ki dört veya beş defa izlemeye yeltenip her seferinde 5-10 dakika izledikten sonra kapatıyordum. Film Rorschach adlı süper kahramanın gözünden bize gösteriliyor. Rorshach tuttuğu günlükler ile yaşadıklarını anlatıyor. Filmin başında komedyen adlı süper kahraman kimliği belirsiz bir kişi tarafından öldürülüyor. Rorschach'da bu cinayetin arkasındakileri araştırıyor ve diğer süper kahramanlarında tehlikede olduğunun farkına varıyor. Onları uyarmaya çalışıyor. Artık halk arasına karışmışlar, herkes onları benimsemiş ve kimse onlardan bir kötülük beklememektedir. Her iyinin arkasında bir düşmanı olur. Dolayısıyla onlar yüzünden hapise tıkılanlar öfke duyuyorlardır. Tek düşmanları onlar değildir tabii ki. Kahraman diye adlandırılan yozlaşmış diğer süper güçlü insanlar da var. İyiler tarafında olan Jon en güçlüleridir. Afişte mavi renkte görünen kişi. Geleceği görebilen Jon galaksiler arası yolculuk, ışınlanma gibi bir takım güçlere de sahiptir. Amerika ve Sovyetlerin nükleer silah savaşını geciktiren tek kişi Jon'dur. En güçlü kahramanı bir şekilde kamufle ederseniz ne sonuç çıkar? Filmde bunu görüyoruz. Çok uzun süresi olan bir filmdi. İzleyecek olanların sabrının iyi olması lazım. Sonradan açılan bir film.

One Day (2011)



Aynı isimli kitaptan uyarlama olan film mezuniyet gecesi birlikte olan ve 20 yıl boyunca her sene o günde iki insanın başından geçenleri anlatıyor. Güzel bir film ancak çok uzun yazmayacağım. Amerikan sinemasında çok fazla örneğini bulamayacağınız türden filmlerden. Anna Hattaway'in oynadığı karakteri (Emma) çok takdir ettim gerçekten. 


----Spoiler---
O kadar sene sabırla bir tek adamı beklemesi ve en mutlu olduğu anlarını çok fazla yaşayamaması filmde içimizi burkan kısımlar oluyor. Serserice bir yaşam süren Jim Sturgess'in oynadığı karakter (Dexter) ise tam bir baş belasıydı. En gözden düşmüş halinde bile o kız ona döndü. -ki filmi en güzel özetleyen sözler Emma'nın mecburi birlikte yaşadığı adam Ian'dan geldi.

Eskiden senden de nefret ederdim.
Hem de çok fena Dexter.
Üzgünüm ama...
Çünkü seninleyken yeniden doğmuş gibi olurdu.
Benimle olmadığı bir şekilde hem de. Bu da beni kızdırırdı çünkü...
Onu hak etmediğini düşünürdüm.
Böyle diyebilirim, değil mi?
Tabii, devam et.
Seni adama çevirdi.
Sen de bunun karşılığında onu çok mutlu ettin.
Çok mutlu.
Bu yüzden de sana her zaman minnettar kalacağım.

----Spoiler--- 

16 Mart 2012 Cuma

"A Thousand Days' Promise" (2011)

Forget Me Mot
Beni Unutma





18 Ekim 2011 Salı - 07:25


Aslında bitmemiş bir diziyi yazmak pek adetim değildir ama bu dizi konusu ve Su Ae olması nedeniyle ilgimi çekti. Konu itibariyle A Moment to Remember filmine benzettim. Hafızasını kaybeden bir kadın yavaş yavaş sevdiği adamı unutuyor ve o adam da sevdiği için bir erkeğin neler yapabileceğini gösteriyor. İlk bölümünü indirip şöyle atlatarak kısa kısa baktım. A Moment to Remember ile bir bağlantı göremedim. Hikaye tamamen farklı bir boyutta ilerleyecek demek ki. Sonuç itibariyle aynı yola çıkacak gibi görünüyor. İlk bölümde gördüklerime gelince kore dizilerinde pek alışık olmadığımız ön sevişme sahnesi vardı. Kim Rae-won ve Su-Ae ilk bölümde hızlı bir giriş yapmışlar. Anladığım kadarıyla Su-Ae dizideki ismiyle Lee Seo Yun sevgilisi olan başka bir adamla kaçamak bir ilişki yaşıyor. Neyse bu kadar ön bilgi yeter. 

Benim asıl bahsetmek istediğim dizinin OST'si. OST konusunda Baek Ji-Young'un ne kadar başarılı olduğunu biliyorsunuzdur. Bu dizide de onun bir şarkısı var. Yine döktürmüş. Şarkının ismi de fenaymış. "It hurts here" Burası acıyor anlamı yani. Acıklı bir hikaye sizleri bekliyor demek ki. Şarkıyı aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz. 


Sonradan gelen düzenleme: Şarkının sözlerini de buldum :)

Baek Ji Young - 여기가 아파 (It hurts here)

여기가 아파 자꾸 아파 아무 약도 듣지가 않아
yeogiga apa jakku apa amu yakdo deutjiga anha
정든 손 잡아보면 조금 낳을 것도 같은데
jeongdeun son jababomyeon jogeum naheul geotdo gateunde

왜 그랬어 왜 나한테 나 없인 죽고 못 산다던 니가
wae geuraesseo wae nahante na eobsin jukgo mot sandadeon niga
최소한 달래는 척 뭐 그런 것 좀 하고 가야지
choesohan dallaeneun cheok mwo geureon geot jom hago gayaji

여기가 아파 우리 끝나버린 사랑 사랑
yeogiga apa uri kkeutnabeorin sarang sarang

때문에 흘리는 이 눈물 때문에 내 가슴에 멍이 들어
ttaemune heullineun i nunmul ttaemune nae gaseume meongi deureo

참 많이 아파 조금 건드리기만 해도 해도
cham manhi apa jogeum geondeurigiman haedo haedo

무너져 버릴 내 가슴에 상처 보다 더 큰 상처뿐인
muneojyeo beoril nae gaseume sangcheo boda deo keun sangcheoppunin
여기가 아파
yeogiga apa

못됐더라 차가웁더라 평소에 알던 니가 아니더라
motdwaetdeora chagaupdeora pyeongsoe aldeon niga anideora

싫었어 내가 많이 그럼 고칠 기회는 주지
sirheosseo naega manhi geureom gochil gihoeneun juji

여기가 아파 우리 끝나버린 사랑 사랑
yeogiga apa uri kkeutnabeorin sarang sarang

때문에 흘리는 이 눈물 때문에 내 가슴에 멍이 들어
ttaemune heullineun i nunmul ttaemune nae gaseume meongi deureo

참 많이 아파 조금 건드리기만 해도 해도
cham manhi apa jogeum geondeurigiman haedo haedo

무너져 버릴 내 가슴에 상처 보다 더 큰 상처뿐인 이런 내가
muneojyeo beoril nae gaseume sangcheo boda deo keun sangcheoppunin ireon naega

사랑해 널 사랑해 이 외침이 네게 들리면
saranghae neol saranghae i oechimi nege deullimyeon

단 한번 만이라도 단 한번 만이라도 따뜻하게 날 안아줘
dan hanbeon manirado dan hanbeon manirado ttatteutage nal anajwo

너 때문에 흘리는 이 눈물 때문에 내 가슴에 멍이 들어
neo ttaemune heullineun i nunmul ttaemune nae gaseume meongi deureo

참 많이 아파 조금 건드리기만 해도 해도
cham manhi apa jogeum geondeurigiman haedo haedo

무너져 버릴 내 가슴에 상처 보다 더 큰 상처뿐인
muneojyeo beoril nae gaseume sangcheo boda deo keun sangcheoppunin

여기가 아파
yeogiga apa

İzleyecek olanlara iyi seyirler :) Çevirisini de bizim sadness yapıyor daha ne olsun :)

Bu da trailer



Güncelleme
15.03.2012


Diziyi izlemeyi tamamladım ve şimdi ham bilgi olmayan gerçekci yorumlarıma geçeyim. Dizi uzun süre çok sıkıcı gitti. Bunda Hyang Gi'nin annesi olacak kadının rolüde fazlaydı. Devamlı bağıran çağıran etrafındakilere hakaret eden bir insan tiplemesine tahammül ettik dizi boyunca. Onun ve ailelerin içinde olmadığı bölümler daha iyiydi. En başta yazdığım gibi ölüme giden bir kadın ve arkasında bıraktıklarını anlatıyor dizi. İkili son anda bu hastalık sayesinde bir araya geliyor. Çünkü Ji Hyung (Kim Rae Won) evlenmek üzeredir. Nişanlısı Hyang Gi çocukluktan beri ona yanıp tutuşan birisidir ve çok saftır. Temiz kalpliliğiyle dizide artı puan aldı benden. Ama her zaman temiz kalpli olmak hiç faydalı değil gibi geliyor bana. Asıl sorun ailelerin evliliğin iptali ve başka bir kadını sevdiğinin duyulmasından sonra patlıyor. İşte beni de sıkan bölümler buralardı. Sonra Ji Hyung onu tekrar kazanmak ve evlenmeye ikna etmek için çok uğraşıyor ve başarıyor. Onun bu hastalıktan kurtulamayacağını bile bile. Lee Seo Yun dizideki herkesi ağlattı diyebilirim. Ona karşı kin besleyen ne kadar insan varsa hastalığını öğrendikten sonra yüz seksen derece değişti. Hele o halasının kızı olacak cadoloz.

Dram dizisinde bile gülünecek şeyler bulabilen ben şu görüntüye ne güldüm :)


Burada halası Seo Yun'un evinde temizlik yaparken Seo Yun onun kim olduğunu unutarak tekmeliyor ve kocası ona engel olmaya çalışıyor sonrasında. Dizide vurgulanarak devamlı tekrarlanan sözle son noktayı koyuyorum.

Teşekkür ederim. Seni Seviyorum. Özür Dilerim.

Newer Posts Older Posts