My Lovely Sam-Soon
Nae ireumeun Kim Sam-soon
Diziyi bu kadar uzun süreye yayarak izleyeceğimi düşünmüyordum. İlk bölüme başlayınca güzel geldi ama daha sonraları çok severek izleyemedim. Belki bazı arkadaşlar şaşıracaktır ama bu benim görüşüm.
Zaman zaman romantizm, genelde hayal kırıklıkları dolu bir takım yaşamların anlatıldığı içinde bir nebze dramında bulunduğu bir diziydi. Bu yönden ilginç bir karışım olmuş. Genelde dizilerde ilgi çekmek için güzel kızları kullanırlar ama bu dizideki karakterimiz 30 yaşına gelmiş ve aradığı mutluluğu bulamamış balık etli bir bayandır. İşi gereği yaptığı pastaları tatmak zorundadır ve bu onu kilolu yapıyordur. Yaptığı pastaların eşi benzeri Kore'de yoktur. Fransa'da eğitimini almış ve döndükten sonra iş aramaya başlamıştır. Gittiği işlerde yaptığı pastaya bakmak yerine fiziğine bakmışlardır hep.
Tesadüf eseri bir gün iş başvurusu yaptığı bir pastanede sinirlerine hakim olamayan Kim Sam-Soon pastayı patronun yüzüne çarpar Patron yüzüne bulaşan pastanın tadına böylece bakmıştır. Tadı çok güzeldir ve hemen onu işe almaya karar verir. Bu arada patronun annesi oğlunu evlendirmek için devamlı görücü usulü randevular ayarlıyordur. Jin-heon'da bundan sıkılmıştır. Bir gün Sam-Soon büyükbabasından kalan borç yüzünden annesi ve ablasıyla kaldığı ev ellerinden çıkmaması için patrondan borç ister ve Sam-Soon ile bir anlaşma yapar. 50 milyon won karşılığında çıkıyormuş gibi yapacaklardır. Bu ikisinede yarayacaktır.
Günler geçtikçe ikili birbirlerine karşı yakınlık hissetmeye başlar. Gel zaman git zaman patronun 3 yıl önce Amerika'ya okumak için yolladığı sevgilisi çıkagelir. 3 yıl boyunca hiç haberleşmemişlerdir. Bu yüzden patron (Hyeon Jin-heon) artık ona karşı bir sevgi beslemiyordur. Sevgisi artık nefrete dönüşmüştür. Ama bilmediği bir şeyler vardır. Kız ona ne kadar dil dökse de konuşmak istemez fakat bir gün gerçeği öğrendiğinde durumun kendi sandığı gibi olmadığını anlar(Bu sahne dizideki en sevdiğim andı bu arada) ve yeniden birlikte olmaya karar verirler. Daha sonra ne olduysa Jin-heon, Sam-Soon'dan hoşlanmaya başlar. Bana kalsa Amerika'dan gelen kızla devam ederdim Neyse böyle işte. Sondaki gelişmeleri söylemeyeyim.
Bu yazının orijinali 6 Şubat 2010 tarihinde yazılmıştır.
Zaman zaman romantizm, genelde hayal kırıklıkları dolu bir takım yaşamların anlatıldığı içinde bir nebze dramında bulunduğu bir diziydi. Bu yönden ilginç bir karışım olmuş. Genelde dizilerde ilgi çekmek için güzel kızları kullanırlar ama bu dizideki karakterimiz 30 yaşına gelmiş ve aradığı mutluluğu bulamamış balık etli bir bayandır. İşi gereği yaptığı pastaları tatmak zorundadır ve bu onu kilolu yapıyordur. Yaptığı pastaların eşi benzeri Kore'de yoktur. Fransa'da eğitimini almış ve döndükten sonra iş aramaya başlamıştır. Gittiği işlerde yaptığı pastaya bakmak yerine fiziğine bakmışlardır hep.
Tesadüf eseri bir gün iş başvurusu yaptığı bir pastanede sinirlerine hakim olamayan Kim Sam-Soon pastayı patronun yüzüne çarpar Patron yüzüne bulaşan pastanın tadına böylece bakmıştır. Tadı çok güzeldir ve hemen onu işe almaya karar verir. Bu arada patronun annesi oğlunu evlendirmek için devamlı görücü usulü randevular ayarlıyordur. Jin-heon'da bundan sıkılmıştır. Bir gün Sam-Soon büyükbabasından kalan borç yüzünden annesi ve ablasıyla kaldığı ev ellerinden çıkmaması için patrondan borç ister ve Sam-Soon ile bir anlaşma yapar. 50 milyon won karşılığında çıkıyormuş gibi yapacaklardır. Bu ikisinede yarayacaktır.
Günler geçtikçe ikili birbirlerine karşı yakınlık hissetmeye başlar. Gel zaman git zaman patronun 3 yıl önce Amerika'ya okumak için yolladığı sevgilisi çıkagelir. 3 yıl boyunca hiç haberleşmemişlerdir. Bu yüzden patron (Hyeon Jin-heon) artık ona karşı bir sevgi beslemiyordur. Sevgisi artık nefrete dönüşmüştür. Ama bilmediği bir şeyler vardır. Kız ona ne kadar dil dökse de konuşmak istemez fakat bir gün gerçeği öğrendiğinde durumun kendi sandığı gibi olmadığını anlar(Bu sahne dizideki en sevdiğim andı bu arada) ve yeniden birlikte olmaya karar verirler. Daha sonra ne olduysa Jin-heon, Sam-Soon'dan hoşlanmaya başlar. Bana kalsa Amerika'dan gelen kızla devam ederdim Neyse böyle işte. Sondaki gelişmeleri söylemeyeyim.
Bu yazının orijinali 6 Şubat 2010 tarihinde yazılmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder